Cuma

Çocuklarını şımarık, asalak, serseri, terbiyesiz, tembel, it yetiştiren zenginler ve yüksek tabaka mensupları vatan hainidir. Böyle yetişen gençler ileride daha da azıtacaklar; bu ülkeye, bu halka, bu devlete zarar vereceklerdir.

Beylerin parası varmış, oğulları ve kızları hayattan kâm alacaklar, dolayısıyla eğleneceklermiş… Böyle felsefe olmaz!.. Böyle felsefe olmaz olsun!..

Zengin olmak, varlıklı olmak, babası ve ailesi imkânlı olmak hiçbir gence serserilik ve itlik yapma hakkını tanımaz.

Paralı, zengin, imkânlı aileler oğullarını ve kızlarını, imkansız ve parasızlardan daha fazla ilimle, irfanla, edeple, kültürle, sanatla, faziletle techiz ve tezyin etmelidir (silahlandırmalı ve süslemelidir).

Bizim bazı zengin ve varlıklı aile çocuklarımız parayla neler yapıyor?

Çok lüks, çok pahalı, çok gösterişli, “markalı” elbiseler ve ayakkabılar alıyor… Bu bir fazilet midir? Değildir! Faziletsizlik midir? Evet, faziletsizliktir. Fakir, orta halli arkadaşları mütevazı bir şekilde giyinirken, zengin çocuğunun aşırı lükse, aşırı gösterişe kaçması, çok kaliteli giysilerle okula veya fakülteye gitmesi ayıptır, ahlâksızlıktır. Kazık kadar olmuş elbette düşünmeye mecburdur. Zar zor geçinen fakir arkadaşlarımın yanına çok pahalı, çok kaliteli elbiselerle gelmem doğru olmaz diye.

Zenginler, çocukları için otomobil konusunda da dikkatli, insaflı, vicdanlı olmalıdır. Otuz, kırk, elli bin dolarlık arabalarla üniversiteye gitmek yanlıştır. Bir öğrenci, babası ve ailesi zengin de olsa mütevazı bir arabayla gidip gelmelidir üniversiteye. Fazilet budur, insanlık budur, vicdan ve vatanseverlik budur.

Hasta, dengesiz, dümensiz, pusulasız bir toplum olmuşuz. Ülkemiz, devletimiz, halkımız iki yüz elli milyar dolar borca batırılmış, faiz tuzağına düşürülmüş ve böyle bir ülkede, Almanya’dakinden daha fazla lüks mercedes var.

Zenginler, varlıklılar oğullarını ve kızlarını iffetli yetiştirmek zorundadır. İffet kelimesini kullanan bile kalmadı bu ülkede. İffet, seks hususunda ahlâklı olmak demektir. İffet kavramını yitiren bir toplum çürümeye, sarsılmaya, sonunda batmaya mahkumdur. Dindar olmayan zenginler, çocuklarını en azından ülkenin dinine karşı, dindar çoğunluğa karşı hürmetle yetiştirmek zorundadır.

Amerikalı misyonerler tarafından işletilen, ülkemizin en büyük kolejinde müdür velilere “Kolejimizde hırsızlık vak’aları artmıştır. Bu hususta şikayeti olanların filan büroya müracaatları…” şeklinde bir yazı göndermiştir. Bundan birkaç yıl önce bu yazı ile ilgili bir makale kaleme almıştım. Başka önemli ve ünlü bir lisemizde de, yıl sonu yayınlanacak “Mezunlar Albümü” için toplanan paralar ile ilgili bir takım yolsuzluklar yapılıyormuş. Arkadaşlarının albüm paralarını zimmetine geçiren küçük itler, büyüyünce büyük itler olacak ve devleti, bu ülkeyi, bu halkı soyacaklardır.

Oğlu, kızı faziletsiz, ahlâksız, serseri, it, asalak, şımarık olan zengin baba da muzır bir vatandaştır. Muzır olmasaydı evladını böyle yetiştiremezdi.

İstanbul’un Ortaköy Kuruçeşme semti… Orada lüks batakhaneler var. Bilhassa cuma, cumartesi, pazar geceleri o yol lüks otomobillerle tıkanıyor. Zenginler, zengin çocukları, pervaneler gibi oradaki ateşlere koşuyor. Çılgın ve cehennemî bir müzik. İçki, şarkı, eğlence, yılışıklık… Fiyatlar yüksek mi yüksek. Bir kısım zengin çocukları buralarda eğleniyorlar.

Faziletli ve ahlâklı bir eğlenme midir bu? Zengin çocuklarına ilk lazım olan haslet ve fazilet mütevazı olmaktır. Kodaman babası oğluna soruyor:

– Sana en son model bir spor Porsche almak istiyorum…

– Babacığım çok teşekkür ederim ama fakültede hayli fakir ve yoksul arkadaşım var, onların yanında böyle lüks bir arabaya binemem. Bana nisbeten ucuz bir Skoda yeter de artar…

Zengin çocukları hayvanları koruma, fakirlere yardım gibi dernek ve inisiyatiflerde aktif vazife almalıdır.

Zengin çocukları lisan, edebiyat, el sanatları gibi kurslara ve derslere gidip kültürlerini ve hünerlerini artırmalıdır. Ben akıllı zengin diye ona derim ki, büyük paralar harcayarak oğluna dört lisan öğrettirir; ilim, irfan, hüner, marifet tahsil ettirir.

Hepsi öyle değil ama bazen şöyle zengin çocukları görüyorum: Çok lüks, çok pahalı, çok gösterişli bir otomobil… Pencereleri açık, içerideki teyp sonuna kadar açılmış. Öküz böğürtüsüne benzeyen bir müzik etrafa yayılıyor. İçinde üç dört genç var. Yılışık yılışık yüksek sesle gülüyorlar. Otomobil yanımdan bir buhran gibi geçiyor…

Efendim, gençken biraz eğlensin, biraz ..sin …sın, sonra düzelir adam olur… Bu, bir hayaldir. Ağaç yaş iken eğilir. Gençliğinde, öğrenciliğinde serseri, it, asalak, şımarık olan kişi büyüyünce de öyle kalır.

Gelelim bir takım Müslümanlara. Onlara da söylenmesi gerekli sözler var.

1. Lisedeki, üniversitedeki oğlunu göreyim, senin ne mal olduğunu anlarım.

2. Genç bir erkeğin, genç bir kızın en büyük ziyneti edeptir. Çocuklarına edep ve terbiye veremeyen Müslüman bir zengin beş para etmez.

3. Türkiye Müslümanlarının feci, perişan, zillet ve esaret içinde yaşadığı bir devirde hiçbir zengin çocuğunun şımarıklık yapmaya, asalakça yaşamaya hakkı yoktur. Var güçleriyle ilme, irfana, kültüre, ahlâka, fazilete, hikmete, sanata, edebe yönelmeleri gerekir.

4. “Kişinin edebi, zehebinden (altınından) hayırlıdır” buyurulmuştur.

5. Çocuklarınıza edep, terbiye, görgü, hüner hocaları tutunuz. (Bu konularda hocalık yapacak kimse çok azdır. Yanılmamak için sorunuz, istişare ediniz.)

6. Çocuklarınızın sizden daha dindar olması gerekir. Hacı bey, hacı hanım namaz kılıyor; oğulları, kızları kılmıyor. Bu bir felakettir.

7. Yaz tatillerinde çocuklarınızı, tarihe ve kültüre yönelik gezilere çıkartınız. Başlarında güvenli büyükler olmak şartıyla.

8. Çocuklarınızı lüksten, israftan, saçıp savurmaktan, şımarıklıktan, sorumsuzluktan uzak tutunuz. Onlara kanaati, tevazuu, alçak gönüllülüğü öğretiniz, öğrettiriniz.

9. Çocuklarınıza, yekûn sayısı iki yüz olan geleneksel el sanat ve zenaatlerimizden birini ciddî şekilde öğrettiriniz.

10. Çocuklarınıza, kendi şahsî kütüphanelerini kurmaları için yardımcı ve teşvikçi olunuz. 19 Temmuz 2003