Zındık Reşad Halife
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 09 Mart 2019
Cumartesi
Reşad Halife adında biri vardı. Amerika’nın Tucson şehrinde (Arizona) bir camiin imamıydı. Bu zat “Kur’an Müslümanlığı” adıyla yeni bir din çıkartmış, ehl-i sünnet Müslümanlarını küfürle ve şirkle suçlamış, bir sürü fitne ve fesada, nifak ve şikaka yol açmıştır. İşte şu anda önümde bu adamın “Quran, Hadith and Islam” adlı kitabı (Islamic Productions, Tucson U.S.A., 91 s., 1982). Reşad Halife hadîsleri dinî kaynak olarak kabul eden ve Sünnet’e uyan Müslümanlara en ağır suçlamaları yapmakta, onları bir muvahhide yapılabilecek olan en ağır suçlama olan şirkle itham etmektedir. Bu adama göre, hadîsler uydurmadır, namazda salavat getirmek şirktir.
Reşad Halife islamî hükümlerin, Kitabullah’tan sonra üç kaynağı olan Sünnet’i, icmâ-i ümmeti ve kıyas-ı fukahayı dışlıyor. Kur’an-ı Kerime kendi hevasına, re’yine, hevesine göre indî mânalar veriyor, yanlış yorumlar getiriyor.
Hindistan’da zuhur eden Kadiyanilik dini de, zâhirde İslâm’ın bir dalı gibi görünmekle beraber, Mirza Gulam Ahmed’i nebi kabul ederek, dinimizin cihad gibi bazı farzlarını inkâr ederek İslâm’ın dışına çıkmış bir cereyandır. Bence Reşad Halife’nin “Kur’an Müslümanlığı”, Kadiyanilikten daha tehlikeli bir bid’at ve küfür cereyanıdır.
Reşad Halife’nin Türkiye’de de taraftarları vardır. Dinsizlerle işbirliği yapmakta, muharref bir İslâm türetmek istemektedirler.
Reşad Halife ve Türkiye’deki müritleri neler yapmak istiyor:
1. Şeriatsız, fıkıhsız yeni bir din türetmek istiyorlar.
2. Onlar, İslâm’ı kul kafasından çıkma bir ideolojiye, bir hümanizmaya dönüştürmek istiyorlar.
3. Sünnet’e bağlılığı, hadîsleri kaynak olarak kabul etmeyi, Peygamber sevgisini küfürve şirk olarak gösteriyorlar.
4. Cihad, tesettür gibi kesin emirleri inkâr ediyorlar.
5. Sakal-ı şerife saygı göstermeyi şirk olarak vasıflandırıyorlar.
6. İslâm’ın muamelâta ait hükümlerini kaldırmak istiyorlar.
Komünizm yıkıldıktan sonra İslâm’ı ve Müslümanları bir numaralı düşman olarak gören Haçlı ve Siyonist güçler, Müslümanları parçalamak, onların kafalarını karıştırmak maksadıyla ABD’de Reşad Halife’yi, Türkiye’de onun kuyruğu olan zındıkları desteklemişlerdir. Ülkemizde, Reşad Halife’nin açtığı zındıklık yolundan giden bir adam kısa zamanda trilyoner olmuştur.
Kur’anda “Peygamber size ne getirdiyse kabul edin, alın… Peygamber’e itaat edin… Peygamber’de sizin için çok güzel bir örnek ve model vardır…” deniliyor, mü’minler Allah Elçisine bağlanmaya çağırılıyor. Reşad Halife ve bizdeki kuyrukları ise “Peygamber bir postacı idi. Öldükten sonra işi bitirmiştir. Sünnet’e bağlanmak, hadîslere uymak küfür ve şirktir. Namazda salavat okumak şirktir” gibi hezeyanlara din eğitimi görmemiş, câhil kalmış okur yazarları, gençliği, halkı sapıtmak için uğraşıyorlar.
Maalesef birtakım hocalar, hazretler, din baronları da, bu gibi zındıkları ödüllendiriyor.
Diyanet İşleri Başkanlığının Reşad Halife ve bizdeki takipçileri konusunda Müslüman halkı uyarması gerekir. Yazık ki, bu konuda Diyanet’ten küçük bir itiraz, pes perdeden bir inilti bile çıkmıyor. Çünkü egemen güçler bu konuda Diyanetçilerin kulağını bükmüşler, “Sakın ha… Olmaya ki, zındıkları tenkit edesiniz…” demişlerdir.
Reşad Halife, Müslümanların kafalarını karıştırmak, aklınca keramet izhar etmek için Kur’anda ve İslâm’da 19 rakamı ile ilgili bir kitap yazmıştı. Masamın üzerinde, onun bu konudaki fikirlerini reddeden ve “Güney Afrika Ulema Meclisi” (Majlisul Ulema of South Africa, Port Elizabeth) tarafından yayınlanmış “The Qur’an and the Fallacy of Computer Concoction” adlı 91 sayfalık bir kitap duruyor. Güney Afrikalı sünnî âlimler 19 rakamı etrafında kopartılan gürültüyü inceleyip Reşad Halife’nin ve takipçilerinin iddialarını reddediyorlar.
Düşmanlarımız, Müslüman dünyasını anarşi içine sokmak için dinimizi tahrife yönelik faaliyetlerine hız vermişlerdir. İslâm’a dıştan saldırmak yerine, sûret-i haktan görünerek içimize sızmak ve çeşitli zındıklıklarla kafaları karıştırmak istiyorlar. Onların oyunlarına gelmemeliyiz.
Erille-i şer’iyye dörttür: Kur’an, Sünnet, icmâ-i ümmet ve kıyası-ı fukaha.
Reşad Halife’ciler, İslâm’daki Âmentü’yü de beş maddeye indirmekte, kadere imanı inkâr etmekte, inanan Müslümanları küfürle suçlamaktadır. Diyanet bu azim hezeyan karşısında yine susmaktadır. Duyduğumuza göre Diyanet’i şu anda egemen güçler tarafından tâyin edilen emekli bir zat idare etmekteymiş. Bazı sakallı sünnî itikadlı imamlar ve din görevlileri yerlerinden alınmakta, hizmet göremeyecekleri yerlere tâyin edilerek tesirsiz hale getirilmekteymiş.
Ramazan’ı yarıladık. İftar ziyafetleri bütün hızıyla devam ediyor. “Lüks, gösterişli, israflı, pahalı iftarlar ziyafetleri tertip etmeyiniz” diye nasihat veren Diyanet Başkanı bile böyle iftarlardan birine gitmiş ve yanılarak orucunu erken açmış. Ceza-yı seza…
Dinimiz içinden dinamitleniyor. Zındıklar var güçleriyle çalışıyor. Din baronları, hazretler, Müslüman raca ve mihraceler harıl harıl para topluyor, taraftar devşirmeye çalışıyor. Bazı cemaatler Kongo’da, Patagonya’da, Tannu Tuva cumhuriyetinde, Fiji adasında Türkiye’den topladıkları hayır paralarıyla müesseseler açıyor. Kur’ana, Şeriat’a, İslâm’a yapılan saldırılara cevap verilmiyor. Lüks iftarlarda yenilip içiliyor. Gafiller kendilerini Harunürreşid veya Kanunî Sultan Süleyman zamanında sanıyor. Başörtülü kızlar üniversite kapılarında ağlıyor. Din bezirgânları iğrenç ticaretlerine hiç ara vermeden devam ediyor.
Bundan onbeş yirmi yıl öncesine kadar bazı şahıslar ve cemaatleri dinî konularda çok hassas davranırlar, bırakın esasa ait meselelerde, teferruata (ayrıntıya) ait en küçük mesele ve hükümlerde bile en ufak bir tâviz vermez, reddiyeler kaleme alırlar, çevrelerini uyarırlardı. Şimdi bunca küfre, şirke, zındıklığa, bid’ate, suiikaste karşılık onlardan hiç ses çıkmıyor. Para yığmakla, şan ve şeref elde etmekle meşguller.
Müslümanların ellerinde büyük imkânlar var, gazeteler, dergiler, televizyonlar, milyarlarca dolar var. Az buçuk demokrasi var, hürriyet var, yazıp çizme fırsatı var. Lakin bunlar İslâm’ı müdafaa etmek, Müslümanları uyarmak, emr-i mâruf ve nehy-i münker yapmak için kullanılmıyor. Din baronları için iki şey çok önemlidir: Kendi eneleri ve saltanatları. 03 Ocak 1999